01 Şubat 2025 - Cumartesi
SEVMEK BİR SANATTIR
Sevmek sanat mıdır?.. Sorunun cevabını Erich Fromm çoktan vermiş. Evet, “sevmek yaşamak gibi bir sanattır.”
Yazar - Ömer Sabri KURŞUN
Okuma Süresi: 11 dk.
96 okunma
Ömer Sabri KURŞUN
-Merhaba değerli dostlarım; size bu gün okuduğum ilginç bir kitaptan, (en azından bana ilginç geldi, sanki sevme tabularını yıkıyor gibi) “SEVME SANATI” başlıklı bir kitaptan. Dr. Erich Fromm'un kaleme aldığı kitaptan bahsetmek istiyorum…
Sevmek sanat mıdır?.. Sorunun cevabını Erich Fromm çoktan vermiş.
Evet, “sevmek yaşamak gibi bir sanattır.”
Fromm’a göre sevginin önemsiz olduğunu düşünen yoktur. Sevginin açlığını çeker, sinemalarda mutlu ya da mutsuz aşk hikâyeleri izler, yüzlerce niteliksiz aşk şarkıları dinleriz. Buna rağmen pek azımız sevgiye ilişkin bir şeyler öğrenmenin gerekli olduğunu düşünürüz.
“Bu kitap, sevme sanatı konusunda hazır bilgi isteyenleri umut kırıklığına uğratacaktır. Tersine, burada gösterilmek istenen şey sevginin, belli bir olgunluğa erişmeden, rasgele herkesin tadabileceği bir duygu olmadığıdır. Kitabın amacı okuyucuya, bütün kişiliğini yaratıcı yönde geliştirmedikçe sevme çabalarının boşa çıkacağını, komşusunu sevme yetisi, gerçek alçakgönüllülük, gözü peklik, inanç ve disiplin olmadan sevgide doygunluğa eremeyeceğini göstermektedir...”
“Hiçbir şey bilmeyen, hiçbir şeyi sevemez.
Hiçbir şey yapamayan, hiçbir şeyden anlamaz.
Hiçbir şeyden anlamayan insan değersizdir.
Oysa anlayan biri, hem sever hem fark eder hem de görür…
Bir şeyde ne kadar bilgi varsa, o kadar büyük sevgi vardır...
Bütün meyvelerin çileklerle aynı zamanda olgunlaştığını zanneden biri, üzümleri hiç tanımıyor demektir.”
Paracelsus
Gerçekten sevdiğinizi sandığınız birisini acaba gerçekten seviyor musunuz? Bir kişiyi ya da bir nesneyi o olmadan yaşayamam, hayatın bir anlamı olmaz diye mi seviyorsunuz? Kendinizi tanımadan ve sevmeden başkasını sevmeye kalkıyor musunuz?
Cevaplarınız tereddütlüyse sevme konusunda, sevme sanatı hakkında öğreneceğiniz çok şey var diyor Erich Fromm.
Kitap 4 bölümden oluşmaktadır:
-1) Sevmek bir sanat mıdır?
-2) Sevgi Kuramı.
1. Sevgi, İnsanın var olma sorununun çözüm yolu.
2. Anne-Babayla Çocuk arasındaki sevgi.
3. Sevginin nesneleri.
a) Kardeş sevgisi. b) Anne sevgisi. c) Cinsel sevgi. d) Kendini sevme. e) Tanrı sevgisi.
-3) Sevgi ve çağdaş batı toplumunda sevginin soysuzlaşması.
-4) Sevginin Uygulanması.
Kitapların altını çizerken onun bir anlamda bana ait olmaya başladıklarını hissederim, bir arkadaşıma aldığım kitabı ilk önce benim okuyup ona vermemin nedeni de belki bundandır, ona benden bir şey vermek içindir. Alıntılar bizi yansıtsalar da sadece kısıtlanmışlığın içinden seçilen parçalardır...
Her sözcük, her ifade kendimizi kısıtladığımız bir dışa vuru mumuz değil mi?
Yazmanın okumadan çok farklı bir uğraş olduğunu düşünüyorum. Genelde iyi okuyanların iyi yazacakları, iyi yazanlarında iyi konuşacakları düşünülür.
Bende okuduklarımdan 1. ve 2. bölümden (en çok dikkatimi, ilgimi çeken bölümler)çıkara bildiğim kadarıyla bazı özet alıntılar yaparak aktarıyorum...
1. Bölüm: Sevmek Bir Sanat mıdır?..
Sanatsa, bilgi ve çaba gerektirir. Yoksa sevgi, yaşanması rastlantılara kalmış, insanın tarihi yardım ederse “tutulacağı” tatlı bir duygu mudur?
Günümüzde çoğunluk bu ikinciye inanır; oysa bu kitap ilk önerme üzerine kurulmuştur. İnsanlar sevgiyi hiç de önemsiz bir şey olarak düşünmezler. Onun açlığını çekerler; mutlu mutsuz sayısız film görür, sevgi üstüne söylenmiş yüzlerce değersiz şarkı dinlerler gene de sevgi konusunda öğrenilmesi gereken birçok şeyin bulunduğunu pek az kişi düşünür.
Büyük çoğunluk sevme sorununu, “sevmek ”ten, kişinin kendi sevme yetisinden çok “sevilme” sorunu olarak görür. Bu yüzden onlar için önemli olan nasıl sevilebilecekleri, nasıl sevimli olabilecekleridir. Bu amaca ulaşmak için çeşitli yollara başvururlar.
Özellikle erkeklerin gittiği yollardan biri, başarılı, o toplumda olunabileceği kadar güçlü ve paralı olmaktır.
Kadınların seçtiği yol ise vücuduna, giyimine bakarak alımlı olmaya çalışmaktır.
Aslına bakarsak bizim kültürümüzdeki insanların çoğunun sevimli olmaktan anladıkları, herkesin hoşuna gitmekle albenisi olmak arasındaki bir şeydir. Atılacak ilk adım, sevmenin de tıpkı yaşamak gibi bir sanat olduğunu kabul etmektir; müzik, resim, marangozluk, doktorluk, mühendislik gibi başka herhangi bir sanatı öğrenmek için ne yapıyorsak, sevmeyi öğrenme yoluna da aynı şeyleri yapmamız gerekir.
2. Bölüm: Sevgi Kuramı.
Her sevgi kuramının insan kuramıyla, insan var oluşu kuramıyla başlaması gerekir. Hayvanlarda sevgiye, daha doğrusu sevginin yerini alan bağlılıklara bakarsak bunların, içgüdüleri gerçekleştirmeye yarayan başka bir şey olmadığını görürüz.
İnsanlarda gördüğümüz ise bu içgüdüsel araçların kalıntılarıdır. İnsan aklıyla her şeyin üstündedir. Kendisinin, öteki insanların, geçmişinin, gelecekte olabileceklerinin farkındadır.
Bu bölümde yalnızlık duygusu üzerinde de durulmaktadır. Yalnızlık duygusunun bilinçte belirmesi huzursuzluk yaratır ve gerçekte bütün huzursuzlukların kaynağı budur. Bundan başka utanma ve suçluluk duygusunun da kaynağıdır. Yalnızlıktan kurtulmanın yollarından biri çeşitli dinsel törenlerdir.
Bunlar, bazen ilaçların yardımıyla, insanın kendi yarattığı kendinden geçme biçimleri olabilir. Geçici olan bu kendinden geçme durumu boyunca bütünüyle dış Dünya, dış Dünyalar birlikte silinir gider.
İşte böyle anlatmış yazar Sevgi’yi. Bu güne dek sevgi üzerine bildiğimiz kavramları perçinleştiriyor mu yoksa sil yeni baştan mı yarat sevgiyi diyor düşünmek lazım...
Oysaki
''Sevgi'', insanoğlunun gelişmesinin ilk dönemlerinden başlayarak günümüze dek yaşayabilen vazgeçilmez bir duygu, anlam dolu bir sözcük; hiç kuşkusuz, insanlar var oldukça da yaşayacak.
Tüm çabalar, uğraşlar, tutkular, yaratılan tüm sanat yapıtları bir anlamda hep sevgisiz kalmamak için belki de Sevgiyi yaşarken kendimizden geçer, yokluğundaysa hastalanırız...
Onu bastırdıkça daha çok özlemini çeker, gizledikçe değişik görünümlerin içine gireriz. İnsanların doğumlarından ölümlerine dek özlemle istedikleri, bekledikleri, elde edebilmek için her şeyi göze alabildikleri, bazen da değerini bilmedikleri bir duygu sevgi.
Tüm şarkıları, romanları, filmleri, düşlerimizi dolduran, tüm sanat yapıtlarına konu olan sevgi, insanların, doğal olarak yaşaya geldiği bir olgu mu?..
Herkes - bir çiçeği, bir çocuğu, işini, güneşi, insanı, sevebilir mi?..
Sevgiyi herkes gerçekten duyabilir mi?..
Belki bu sorulara geçmeden önce sevgiyi tanımlamak gerekecek,
Evet, nedir sevgi?..
Bir yeti midir?..
Bu doğal hak, giderek elimizden alınmakta mıdır?..
Ve biz, bunları biliyor muyuz?..
Erich Fromm, bu yapıtıyla işte bu soruları yanıtlıyor, sağlıklı ve hastalıklı sevginin ne olduğunu, ona neden büyük bir istekle sarıldığımızı, neden insanın bir var olma sorunu haline geldiğini anlatıyor. Anne sevgisinden başlayarak cinsel sevgiye dek uzanan yolda, sevginin ne gibi güçlüklerle karşılaştığını, bu engellerin hangi ruhsal ve toplumsal koşullardan kaynaklandığını gösteriyor
Bu kitap çağdaş Batı toplumlarında sevginin yozlaşmasının nedenlerini irdeleyerek, bu güzel olgunun yaşanabilmesinin bilimsel temellerini gösteriyor…
Fromm, “sevgi sanatı” nda, olgun, bilge ve sorumlu bir sevgiyi geliştirmek için dört temel alan üzerinde çalışmak zorunda olduğumuzu açıklıyor: bakım, sorumluluk, saygı ve bilgi. Bununla birlikte, pek çok durumda, salt ihtiyaca dayanan bir samimiyetsiz bir sevgiyle karşı karşıya kalırız – cinsel eylemle tatmin edilen bir ihtiyaç. Bu bir atılabilir tek aşk. Tutku ortaya çıkabilir, ancak bu güvensizlikle ve diğer kişiyi yeterince iyi bilmeyerek kolayca bulanıklaşır. Asla şekillenmeyen bir aşktır.
Öte yandan, ilk cinsel çekim ve heyecanın ötesine nasıl geçeceğini bilen ve bunu isteyen kişiler, gerçek bir samimiyet yaratmaya çalışacaktır. Bir sanatçı gibi olmaya çalışacak, aşkı gerçek, olgun ve cesur bir aşka dönüştüreceklerdir.
Kitabı dilimize Yurdanur Salman çevirmiş
İlk yayın tarihi 1995-02-01
Baskı Sayısı 10
Benim aldığım notlar burada sona eriyor. Detaylı bilgiler için kitabı okuyabilirsiniz. Sevme, sevgi ne kadar açıklanmaya kalkılsa da her zaman eksik bir açıklama olacak ve insan sevme ve sevgiyi hiçbir zaman anlamayacaktır. Son olarak sevme ve sevgiye tanım olabilecek kitapta geçen üç sözü sizinle paylaşıp iyi okumalar dilemek istiyorum:
“Sevgi yalnız bir insana bağlılık değildir; bir tutumdur; kişinin sadece bir sevgi nesnesine değil, bütünüyle dünyaya bağlılığını gösteren bir kişilik yapısıdır.”
“Birisini sevmek yalnız güçlü bir duyguya kapılmak değildir; bir karardır, bir yargıdır, bir karar vermedir. Sevgi yalnız bir duygu olsaydı, birbirini ölünceye dek sevmek için söz vermek gerekmezdi.”
“Sevgi bir inanma işidir; inancı az olanın sevgisi de azdır.”
Sevmek üzerine ne kadar yazı yazarsak yazalım yine de onu anlatmakta eksik kalacağız. Ne kadar çok şey bilsek de bunları hayatımıza geçirmediğimiz sürece etkili olacağını düşünmüyorum. Sevmenin doğasını anlamak ve bu sanatı uygulamak için bize bir kapı aralayan Sevme Sanatı, bu sanatı öğrenmek isteyenler için bir başlangıç olabilir.
Yeni bir güne başlarken mutlaka vardır dostların dostlara söyleyeceği sevgi sözleri, vardır güzel yüreklerinde dağıtacağı sevgi gülleri…
Dua Temiz Bir Kalbin Sesini Allah'a Duyurmaktır... Yürekten istediğiniz ne varsa, hayırlısıyla ömrünüze nasip olsun İnşallah...
Sevin sevilin, hayat sevince güzel___ Kim; Barış adına, Sevgi adına, İnsanlık adına yoklama alırsa, Ben; ‘Buradayım’ her zaman ve her an...
Atalarımızdan emanet aldığımız bu Vatanın sahipleri yalnızca bu Vatanı karşılıksız seve bilenlerdir… Mutlu ve umutlu, acısız, gözyaşsız günler dilerim. Gününüzü sevdiklerinizle ve gönlünüzde düşlediğiniz gibi geçirin…
Günün bütün renkleri yüreğinize dolsun, kalbiniz huzurlu, gününüz keyifli, sevgi dolu olsun, kalbinizdeki iyiliğin dünyayı sevgiyle aydınlattığı güzel, mutlu, sağlıklı, hayırlı bir Cuma günü diliyorum… Gönül soframdan gönül sofranıza muhabbet olsun…
Hoş kalın, hoşça kalın, sevgiyle hep dostça kalın, bir gün, bir yerlerde görüşmek ümidiyle…
Yorumlar (0)
Tüm Yazıları